Hypergraphia

UstusteSenelerce okunan onca Irvin Yalom, alınan sayısız aydınlatıcı felsefe dersi, Schopenhauer’le, Wittgenstein’la geçirilen yüzlerce saat, beni kafamdaki soru işaretlerinden kurtaran doktorumla 2009 yılında Feneryolu’nda ve Şişli’de yaptığımız tüm seanslar…
Hiçbiri bana şu sorunun cevabını veremedi: Bir insanı, hayatında güzel giden şeyleri durup da sorgulamaya, daha doğrusu negatif bir şeyler arayıp, bulamasa bile kuşku ve endişe tohumları ekmeye iten motivasyonun kaynağı nedir? Sanırım hayatın, çoğu açıdan seni tatmin eder olduğunda “peki o zaman ben ne için çaba göstereceğim şimdi?” diye panikliyor insan.

Ama sorun bu değil.

Yukarıda yazdığım tüm o çabalar sonucu, yıllarca beni huzursuz etmiş duyguları ve düşünceleri kontrol altına almayı öğrendiğimi sanıyorken, bu tarz düzensiz kafa yapılarının hiç bir zaman tamamen yok olmayıp sadece ortaya çıkış şeklini değiştirdiğini farkettim bir anda.

Ama bu da sorun değil.
Çünkü o kafa yapısı beni, kendimi daha fazla ve daha fazla ifade etmeye, ve bunu da kağıtlarla, boyalarla; kelimeler ve çizimlerle yapmaya itiyor. Ve hangi tasarımcı istemez ki bu üretimlerde bulunmayı?
(:

Yorum bırakın